Naneli Mercimek Çorbası

Kış aylarının vazgeçilmezlerinden en çok tercih ettiğimdir mercimek çorbası.  Dışarıda yapılanın kıvamı bir başka evdekinin kıvamı bir başka oluyor.  Şu tarife gelene kadar ben hiç mercimek çorbası yapmamışım dedim kendi kendime. Bazen en bildiğimiz yemeklerde bile değişiklikler yapılmalı. Yemek tarifleri kurabiye,veya pasta tarifleri gibi tarifi tarifine,öçlüsü ölçüsüne değildir. Bazen birkaç malzeme çıkarırsınız bazen eklersiniz damak tadınıza göre. Bu tariften önce birkaç kez ezogelin çorbası denemiştim. Tadı güzel olmakla beraber fazla karışık geldi  bana. Çorbayı sadeleştirip mercimek çorbası kıvamında sade ama ezogelin çorbası lezzetinde bir çorba çıktı ortaya. Yapımı da çok pratik oldu.

Bu çorbanın yapımında bir önemli nokta var o da eklenen su miktarı. Mercimek pişmeden üzerine suyu eksildikçe azar azar eklemelisiniz kaynamış suyu. Bunu yapmadığınızda yani suyunu çektirip , en son üzerine su eklerseniz malzemeler  birbiriyle tam karışmıyor. Lezzet olarak da bu belli oluyor. Bu önemli kısmı atlamazsanız çok çok lezzetli bir çorbanız olacaktır. Gelelim tarife…

Malzemeler

1 su bardağı kırmızı mercimek

2 iri kuru soğan

1 küçük patates(Dilerseniz 1,5 su bardağı mercimek koyup patatesi çıkarabilirsiniz)

2 diş sarımsak

1 tatlı kaşığı kimyon

1 yemek kaşığı zeytinyağı

kaynamış su

sosu için;

1 yemek kaşığı tereyağı

bir tatlı kaşığı pul biber

1 tatlı kaşığı kuru nane

Bir tutam tuz

Yarım limon suyu

Çorbaya kemik suyu ekleyince tabi ki lezzeti daha da artıyor.  Yani suyu eklemeden önce bir kısmını kemik suyu olarak ekleyebilirsiniz. Yalnız ben kemik suyu eklediğimde sosuna tereyağı ile değil çok az pul biber ve naneyi kavuracak kadar zeytinyağı ile yapıyorum.

Yapılışı;

Mercimekleri yıkayıp süzün. Derince bir tencerede irice doğradığınız soğanları ve sarımsakları hafif kahverengi olana kadar soteleyin. Patates ekleyecekseniz küp küp doğranmış patatesleri ekleyip biraz daha soteleyin. Üzerine kırmızı mercimekleri de ekleyip biraz daha kavurun. Üzerini geçecek kadar kaynamış suyu ekleyip karıştırın. Suyu azaldıkça mercimek açılacaktır ,yavaş yavaş kaynamış su ekleyip pişirin. Soğanlar ve patatesler iyice yumuşayana kadar arada karıştırarak pişirin. Kimyonu ekleyin. Patatesler ezilme kıvamına geldiğinde ocaktan alın. Blenderdan geçirin veya süzün. Tuzunu ekleyin. Bir sos tenceresinde tereyağını eritin. Pul biber ve naneyi ekleyip ısıtın. Sosu çorbaya ekleyip karıştırın. Üzerine limon suyu ekleyip sıcak servis edin. Afiyet olsun…

 

Reklam

Peynirli İrmik Helvası

Diğer tariflere bakarsanız tatlı olan tariflerin yemeklere göre çok az sayıda kaldığını görürsünüz. Bu da o nadir tariflerden biri olacak. Yıllardır hep klasik irmik helvasını yemişimdir. Onun da tadı ayrıdır tabi…İrmik helvasının en önemli özelliği biraz yapımının zahmetli oluşu sabır istemesidir bence. Çok az malzemeden çok basitmiş gibi görünse de sabırla kısık ateşte kavrula kavrula yapılması aceleye getirilmemesi gerekir. Klasik olanda olduğu gibi bu tarif de aynı yöntemle yapılıyor. Ama eriyen peynir hem şekerli tadı birazcık da olsa kırıyor hem de olağanüstü bir lezzet katıyor. Kullandığım peynirin özelliği tamamen tuzsuz olması tabi .Künefe peyniri olarak da satılıyor aslında. Bu yüzden peynirinizi almadan önce mutlaka kontrol etmenizi öneririm.

Malzemeler

1 su bardağı irmik

2-3 yemek kaşığı tereyağı

1 yemek kaşığı dolmalık fıstık

1 kase tuzsuz künefe peyniri(rendelenmiş)

Şerbeti için;

1 su bardağı şeker

2 su bardağı su

Yarım limon

Üzeri için

tarçın,iri çekilmiş antep fıstığı veya ceviz içi

Öncelikle şerbeti hazırlamak için  bir tencereye 2  su bardağı suyu koyun ve üzerine şekeri ekleyin. Orta ateşte kaynayıncaya kadar karıştırın. Şekerin tamamen erimesini sağlayın. Bir süre kaynamasını bekleyin. Kıvamı hafif koyulaşınca limonu atın. Ve 4-5 dakika kadar daha kaynatıp  ocaktan alıp soğumaya bırakın. Yayvan bir tencerede tereyağını eritin. Üzerine dolmalık fıstıkları ekleyip kavurun. Fıstıklar kahverengi olunca irmiği ekleyip kısık ateşte kavurmaya başlayın. Devamlı karıştırarak kısık ateşte irmiği kavurun. İrmiğin rengi biraz değişip kahverengiye dönünce üzerine dikkatli bir şekilde şerbeti döküp bir yandan karıştırmaya devam edin. Çok az koyulaşıncaya kadar karıştırın. Üzerine rendelenmiş peynirleri ekleyin. Eriyinceye ve homojen bir karışım olana kadar karıştırın. Servis tabaklarına alın. Üzerine tarçın ve irice çekilmiş antep fıstığı veya ceviz içi serpip  dinlendirdikten sonra servis edebilirsiniz..

Afiyet olsun…

 

Dövme Çorbası

Havaların yavaş yavaş soğumasıyla çorba sezonu da açıldı. Bizim buralara bile geldiyse artık iyice kış kendi hissettirmeye başlamış demektir. Artık bol bol çorba tarifi paylaşırım blogda. Çorba konusunda bildiğimiz belli başlı olan tariflerin dışına çıkmak güzel oluyor aslında.  Bu sezon değişik tarifler denemeye karar verdim. Yaptıkça da sizinle paylaşacağım…. Dövme Çorbası yazısının devamı

Köfteli Dürüm

Hazır gıdalar tüketmeyi bıraktığımızdan beri, içlerinden bazılarını nasıl evde daha sağlıklı şekilde yapabileceğimizi ararken çıkmıştı bu tarif ortaya…

Eskiden birkaç kez dışarıda hamburger yemiştim. Yediğim zamanlarda bile et olanını en fazla iki veya üç kez tercih etmişimdir. O zamanlarda ilginçtir en çok hoşuma giden etin yanında salatalık turşusunun ve kırmızı soğanın verdiği tat olmuştu. Gerçekten birbirlerine çok yakışıyorlar.  Şimdilerde o tatı bu dürüm ile yakalayabiliyorum. Hamburger nasıl hamburger ekmeği olmadan yapılırın tarifi bu aslında:) Kalori miktarını ölçmedim ama 1 hamburger ekmeğinin 1 orta boy ince lavaş ekmeğinden daha fazla un içerdiğini tahmin ediyorum…. Sonuçta bize gereken kısım ekmeği değil;etin,marulun,domatesin,turşunun ve kırmızı soğanın tadı.

İçine eriyebilen beyaz peynir de ekleyince ve biraz tavada lavaşa renk verdirince gerçekten de güzel bir lezzet çıktı. Sos olarak ketçap kullanmıştım.  Ama evde yapılan bir sos da gayet güzel olacaktır.  Acı seviyorsanız mesela pul biber ekleyebilirsiniz. Belki de daha da lezzetli olacaktır. Köftesini  büyük tek parça halde pişirip dilimleyebilirsiniz veya benim yaptığım gibi daha küçük parçalardan da yapabilirsiniz.  Bence bunu denediğinizde dışardakilere hiç gerek kalmayacak…

Malzemeler

Köftesi için;

200-250 gr kıyma

Biraz tuz,karabiber,kırmızı toz biber

2-3 kaşık galeta unu(tutması garanti olsun diye,dilerseniz çıkarılabilir)

biraz su

1 adet patates

4 lavaş ekmeği( bulabilirseniz fırından alın)

ince şeritler halinde kesilmiş salatalık veya iri kornişon turşusu

1 domates

birkaç dal marul yaprağı

1 kırmızı soğan

beyaz eriyebilen peynir(cheddar da olabilir)

İsteğe göre ketçap veya diğer soslar

Yapılışı;

Köfteler için kıymaya, tuz karabiber ve kırmızı toz biber ekleyip yoğurmaya başlayın. Üzerine biraz galeta unu serpip ,elinizi ara ara su ile ıslatarak iyice yoğurmaya devam edin. Kıvamı tuttuğunda biraz dolapta dinlendirebilirsiniz. Köftelere tepside şekil verin. Aralarına normal kalınlıkta doğradığınız patates dilimlerini yerleştirin. Patateslerin zerine biraz zeytinyağı sürün.  180 derecede pişirin. Diğer malzemeler için, marulu doğrayın. Soğan halkaları yapın. Turşuyu ince dilimleyin. Domatesleri de dilimleyin. Peyniri rendeleyin. Köfteler pişince, hızlı bir şekilde lavaşın içine en alta köfte ve patates dilimleri üzerine de doğradığınız malzemeleri yerleştirip peynirlerin erimesi için biraz tavada ısıtın. (İzli tava kullanırsanız,görsel olarak da çok hoş oluyor),Sıcak olarak servis edin. Afiyet olsun….

 

 

Arap Tavası

Tüm malzemelerin hızlıca doğranıp karıştırılıp fırında pişirildiği yemekleri ayrı sevmişimdir. Ayrıca yemeğin başında beklenmediği için o pişerken siz başka işlerinizi yapabiliyorsunuz. Bu yüzden fırın yemeklerini çoğu zaman tencere yemeklerine tercih ederim. Özellikle fazla zamanım olmadığında. Misafir geleceği zaman da bereketli bir yemek olduğundan gerçekten işinizi çok kolaylaştırıyor. Bu yemek de onlardan biri… Arap Tavası yazısının devamı

Fırında Patlıcan Tavası

x

Yazın bizim evde taze fasulyeden sonra en sık pişen yemektir patlıcan tavası. Mevsim patlıcanı,domatesi bol bulduğumuzdan sık sık yaparız. Tabi bir de pratikliği var. Doğra malzemeleri karıştır tepside, at fırına pişsin. Yanına ister bulgur pilavı,ister yoğurt veya cacık. Daha ne istenir ki. Fırında Patlıcan Tavası yazısının devamı

Buzdolabının Yanına En Çok Yakışan Derin Dondurucu

Derin dondurucunun buzdolabının yanında durması gerektiğine inananlardanım. Hem pratik oluyor hem de birinden çıkardığını diğerine koyabiliyorsun. İşin estetik tarafı da var, dik ve dikdörtgen bir buzdolabının yanına, aynı şekle sahip bir derin dondurucu gerekiyor! Uğur Soğutma’nın UED 5170 DT A++ isimli modelini bu nedenle beğendim: Aynı bir buzdolabına benziyor.

Tek kapılı bir buzdolabı düşünün, UED 5170 DT A++ görünüm olarak buna benziyor. İçinde 5 tane şeffaf plastikten sepet var. Bu tasarım oldukça kullanışlı, çünkü içine koyduğunuz besinler daha derli toplu duruyor. Sepetler şeffaf olduğu için, dışarıdan baktığınızda bile içinde ne olduğunu görebiliyorsunuz. Dış kapağı rahatça açılıyor, bazı buzdolaplarında olduğu gibi kapakla güreşmeniz gerekmiyor! Buna rağmen mükemmel bir yalıtımı var. O kadar ki, elektrik kesilse bile derin dondurucu içindekiler 15 saat boyunca çözülmeden durabiliyor. Sık sık elektrik kesilen bir yerde yaşıyorsanız, en çok bu özelliğini beğeneceksiniz.

İçi oldukça geniş. Kullanma kılavuzuna göre, 170 litre iç hacmi var. Büyük boy bir buzdolabının neredeyse yarısı kadar geniş yani. Bir derin dondurucuya göre, oldukça yüksek bir kapasite bu. Kalabalık aileler bile rahatlıkla kullanabilir. Isı kontrol sistemi mekanik ve kapağı açar açmaz ulaşabiliyorsunuz. Ağırlığı ise yalnızca 46 kg. Kendi başınıza bile rahatça bir köşeden diğerine taşıyabilirsiniz. A++ enerji sınıfına ait, yani elektrikten tasarruf edebiliyor, hiç kapatmadan kullanabiliyorsunuz. Açıkçası dikey derin dondurucu istiyorsanız, UED 5170 DTK A++’ın ilk tercihlerinizden biri olmalı. 12 taksitle satın almak için https://satis.ugur.com.tr/item/ued-5170-dtk-a adresini kullanabilirsiniz.   

Bir boomads advertorial içeriğidir.

The Kitchen Crashers

Seda ve Hakan’ın Mutfak, Seyahat ve Fotoğraf Maceraları…

cozywalls

inspiration

The Moonlight Baker

It all started with a midnight brownie...

The Cutting Board Diaries

a life of modern inconvenience